Serdar Ortaç, son dönemde sevgilisi Chloe Loughnan’la evlilik hazırlığı yaptığı haberleriyle gündemde. Ortaç’a Loughnan’la ilişkisini, gündemde kalmasının sırrını, pişmanlıklarını sordum, çok samimi yanıtlar aldım...
Öyle çok röportaj veren, televizyon programlarına çıkan biri değilsiniz ama Serdar Ortaç ismi Türkiye’nin gündeminde hep var. Nedir bunun sırrı?
- Yaptığım işler, söylediğim şarkılar, verdiğim konserler sanırım... Yeterince göz önündeyim aslında. Röportaj vermek, televizyonlara çıkmak çok da şart değil. Her şeyin bir dönemi var, ben onları geçtim. Beş senede bir, insan hayatı değişiyor zaten. Bütün beklentilerin, arzuların değişiyor... İngiltere’de “İnsan ne zaman kendini yaşlı hisseder?” diye bir araştırma yapmışlar, beş tane soru sorup, “28 yaşından sonra bu sorulara ‘evet’ cevabını verirseniz yaşlı olduğunuzu anlarsınız” demişler.
Hangi soruları sormuşlar?
- Birinde, müzik listelerinde 1 numara olan şarkıyı hatırlayıp hatırlamadığınızı sormuşlar. Eğer hatırlamıyorsanız, yaşlılık başlamıştır. Bir başka soru; “Artık evliliği ve çocuğu hayal etmeye başladınız mı?” Başladıysanız, yaşlanıyorsunuz demektir. Bir diğeri de; “Akşamları dışarı çıkmak ve parti yapmak yerine sadece bir yemeğe gidip, çay-kahve içtikten sonra eve dönüp uyumayı mı tercih ediyorsunuz?” şeklinde. Yanıtınız evetse, bu da artık yaşlandığınız anlamına geliyor. Sorular böyle... Ben de artık göz önünde olmaktan sıkılıyorum; demek ki yaşlanıyorum.
Peki gerçekten öyle hissediyor musunuz?
- Tabii, zaten yaşlanıyorum. Yaşlılık mı diyelim, yoksa olması gereken çağa giriyorum mu... Belki de öyledir...
Şu da çok enteresan; yaşlanıyorsunuz ama birçok gencin aşk hayatının fon müziğini oluşturuyorsunuz. Bu nasıl oluyor?
- Onlar henüz 40 yaşını tatmadılar ama ben 12 yaşında oldum. O yüzden onların arzularını, yaşadıklarını, hayallerini biliyorum. Onlar ise benim ümitlerimi ve hayallerimi bilmiyorlar. Benim işim daha kolay. Gözlerimi kapayıp bir anda onların yaşına dönebiliyorum.
İLK DEFA EVİME BİRİNİ ALDIM
Gelelim sizin aşk hayatınıza. İlk kez bir sevgilinizle ilgili evlilik sözü çıkıyor ağzınızdan. Chloe Loughnan’la güzel şeyler olacak belli ki...
- Ben hiç evime birini sokmadım. İlk defa Chloe kalıyor. Zor oluyor ama...
Kendi düzeninize yıllar sonra başkasının dahil olması mı zor geliyor?
- Zor tabii... Yani bir de ben özgürlüğüme çok düşkünüm. Dünya hep benim etrafımda dönsün istedim bugüne kadar. Hep de öyle oldu. Aslında onun için daha zor. Ailesini İrlanda’da bırakıp buraya geldi, bambaşka bir dünyada, bambaşka bir insanın hayatına girdi. O yüzden yargılayamıyorum, hakir göremiyorum. Bunları yapmasının tek sebebi aşk olabilir. Başka hiçbir şey onu burada tutmaz.
AKŞAM EVE GİTMEYE BİR BAHANEM VAR ARTIK
Neydi onda sizi bu kadar çok etkileyen?
- O buraya geldiğinde kim olduğumu bilmiyordu. Onun için bir inşaat işçisi de olabilirim. O gözle de görüyor olabilir. Onu elde edene kadar normal bir dönemden geçtim. Ben hiç kimseye çiçek almam, ona çiçek aldım. Kimseye “Bugün ne kadar güzelsin aşkım” demem. Demeye kalmadan, karşı taraftan bir iltifat yağmuru gelmiştir hep çünkü. Ama onun için endüstri meslek lisesi yıllarıma döndüm. Lisedeyken nasıl flört ediyorsam, onunla da öyle oldu. İnsana bir de özgüven geliyor. Şöyle diyorsun; “Vay be! İsmine gerek kalmadan da bir kadını elde edebiliyormuşsun.” O zaman da insan kendini daha bir güçlü hissediyor. En güzel şeylerden biri; özgüvenimi geri getirdi...
Bu ilişki için yaptığınız en büyük fedakârlık ne?
- Artık burası bizim evimiz oldu. Evin bütün idaresini, yönetimini ona verdim. Ben hayatımda eve köpek almadım. O köpek istedi, köpek geldi. Akşam eve gitmeye bir bahanem var artık. Bir bakıma kısıtlanmış bir hayat ama doğru olan bu galiba. Çünkü sıhhatimi de geri kazandım. Kendimi daha fazla yormamı engelleyecek bir sebep var. Ne annem yapabilirdi bunu, ne iki büyük kardeşim. Bir kadın yapıyor işte...
Michael Jackson’IN DA HER İŞİ ZİRVEDE DEĞİLDİ
Bazen eski günleri özlediğiniz, eski yaşantınıza dönmek istediğiniz oluyor mu?
- O zamanda kalsaydım, babamın işine; tesviyeye, plastik kalıpçılığa devam edecektim. Belki de kendi açımdan mutlu olacaktım. Bir Türk hanımla evlenip çoluk çocuğa karışacaktım. Ama o zaman “Bilsem ki” diye bir şarkı bırakamayacaktım kimseye. Beni hatırlatacak bir şey yapamayacaktım. İyi ki bu işe girmişim. İyi ki Allah bunu hamuruma vermiş ve iyi ki kendimi gösterme fırsatını yaratmış bana...
Evet, “Beste fabrikatörü” diye anılıyorsunuz. Yıllardan beri var olmanızın sırrı ne?
- Michael Jackson’ın hayatına bakıyorum bazen... Önümde dünya çapında bir örnek var. Tamam, biz onunla kendimizi kıyaslayamayız ama neticede o da bizim gibi etten, kemikten yaratılmış... 55 yaşında öldü. Ölüm şekli önemli değil, neticede hayatını 55’te tamamladı. Her yaptığı iş zirvede olmadı. O nasıl “Thriller”la milyonlar sattıysa, ben de “Karabiber”le kendi ülkemde o senenin en çok satan albümünü yaptım. Sonra zaman zaman rölantiye girdiğim, bir adım düştüğüm, tekrar zirveye çıktığım zamanlarım oldu. Yaptığın işlerdir seni ayakta tutan. Başarısız olsak, kimse yüzümüze bakmaz. İnsanları zenginler diye başımızın üstüne koyuyoruz. İnsanlara yetenekliler diye tapıyoruz. Herkese kariyeri kadar selam veriyoruz. Maalesef sahte dünyanın gerçeği de bu...
Beyninizi boşaltmak istediğinizde, rahatlamak için neler yaparsınız?
- Kıbrıs’a gidiyorum, biraz oyun oynuyorum. Millet çok eleştiriyor ama her güzelin bir kusuru var, bu da benim kusurum. Kumar oynamak rahatlatıyor beni.
AHMET KAYA KONUSUNDA ÇOK PİŞMANIM
Hayattaki en büyük pişmanlığınız ne?
- Rahmetli Ahmet Kaya benim çok sevdiğim abimdi. Onun ölümünden önce katıldığımız bir gecede, beni Ahmet Kaya’nın düşmanı gibi gösterdiler. Halbuki ben Ahmet Kaya’yla oturup sohbet etmiş, birlikte türküler söylemiş, onu çok seven bir çocuktum. Politikaya ve ideolojiye alet edilmekten dolayı son derece pişmanım. Hayatımdaki en büyük pişmanlığım bu... İkinci pişmanlığım; çocuk yapmamam. Bundan sonra inşallah.
Rahmetli babanız görsün ister miydiniz?
- Çok isterdim. Zaten onun da en büyük ideali oydu ama olmadı...
CHLOE ÇOCUK İSTİYOR AMA ÖNCE İLİŞKİDEN EMİN OLMAMIZ LAZIM
“Yaşlanıyorum” demenize rağmen hiç “çocuğum olsun” çabanız yok. Niye?
- Chloe istiyor aslında, “Ben hazırım, yapalım” diyor ama daha emin olmamız lazım ilişkiden.
İlişkiden emin olmak ne demek? Bir adım attınız işte, daha ne?
- Önümdeki örnekler beni korkutuyor hep. Herkes boşanıyor. Aşkın ömrünün üç-beş sene olduğunu söylüyorlar. Buna inanmak istemiyorum ama gerçekler onu gösteriyor. Bir yandan da; “Artık ne bekliyorsun ki, 40’tan sonra ömrünü kiminle tamamlayacaksın?” diyorum kendime. Ali, Sevgi, Selma; evdeki bütün elemanlarım bana ömür boyu bakacaklar, ben onlarla yaşlanıp göçeceğim...
http://www.hurriyet.com.tr/magazin/magazinhatti/22262996.asp