Ünlü şarkıcı Serdar Ortaç'ı daha önce yaşadığı birlikteliklerle, çalkantılı ve renkli hayatıyla pek çok kez ekranlarda izledik. Ve son olarak dokuz aydır birlikte olduğu sevgilisi Chloe Loughnan’la ilk kez özel bir röportaj verdi.
Şimdiye kadar hiçbir kız arkadaşınızla röportaj ya da özel fotoğraf çekimi yapmadınız. Yanılıyor muyum?
S. O: 1994’te meslek hayatıma başladığımdan beri hiç böyle bir şey yapmadım. Bu bir ilk oluyor.
* Demek ki Chloe bu tabuyu yıktı. Ne mutlu size... Nerede, nasıl ve ne zaman başladı bu aşk?
S. O: Chloe’ye güveniyorum. İnsanların birbirine güvenmesi çok önemli. İlişkimiz başlayalı dokuz ay oldu. Chloe model ve dokuz ay önce İstanbul’a çalışmaya geldi. Bir davet sırasında tanıştık ancak benim o sıralarda bir kız arkadaşım vardı. Chloe’yle de kız arkadaşımın yanında tanıştık. Sonra o kız arkadaşımla bir şekilde ilişkimiz bitti. Ben Chloe’yi 3-5 kez aradım; dışarıya çıkıp tanışmak adına ama o uzun zaman yanaşmadı. Sonra bir vesileyle ikna ettim ve onu İstinye Park’a götürdüm. Çok güzel bir gün geçirdik. Ertesi gün yine teklif ettim, “Benimle çıkar mısın?” diye ama yine olumsuz cevap aldım.
* Neden kabul etmediniz Chloe?
C. L: Hoşlanmadım önce ondan! Buraya ilk geldiğimde kız arkadaşı vardı ve kız da benim arkadaşımdı. Aslında “Arkadaşım” diyorum ama iş dolayısıyla tanışmıştık ve sadece 10 gündür tanıyordum. Yine de kabul edemedim, bana yanlış geldi bu durum. Kısa bir süredir tanıyor olsam da, saygıdan dolayı böyle bir şey istemedim.
* Dokuz aydır birliktesiniz. İlişkinizin nasıl bir dönemindesiniz şu anda?
S. O: İlişkiler giriş, gelişme, sonuç diye bir bölüme ayrılıyorsa eğer biz gelişme bölümündeyiz şu anda. İlişkiler genelde mutlulukla bitmez ama biz şu an mutlu olduğumuz bir aşamadayız. Sonuçta umarım bir ömür boyu aynı yastığa baş koyarız. En azından ben kendi açımdan şöyle söyleyeyim; Chloe’yle veda etmek isterim bu hayata...
C. L: Ben şu anda Serdar’la çok mutluyum.
* Hangi yönleri sizi Türk kadınlarından daha çok cezbetti?
S. O.: Aşkın Türk’ü İrlandalı’sı olmaz ki! Eğer Chloe değil Kamile olsaydı adı, ben onu yine sevecektim. Chloe çok başına buyruk ve hiçbir şeyin hükmüne girmeyen bir kadın. Chloe benim özel alanlarıma, arladaşlarımla olduğum alanlara hiç karışmıyor. Ben de hep böyle bir kadın istemiştim. Özgürlüğümü elimden almıyor... Türk kadınları erkeğini bu kadar özgür bırakamaz.
* Nasıl anlatırsınız birbirinize olan aşkınızı?
S. O.: Chloe benim için kırılgan bir çiçek gibi. Mesela manikür yaparken tırnağı mı acıdı? Benim canım acıyor. Beraber film seyrederken üşüdü mü? Ben titriyorum. Beraber izlediğimiz filmi beğenmedi mi? Ben de izlemek istemiyorum. Evet üzerine biraz titriyorum ama Chloe bu durumdan asla şımarmıyor. Başkasına ben böyle ilgi göstersem başıma çıkardı. Ama “Otur” deyince oturan bir kız da değil. Başına buyruk.
C. L.: Çalışmak için iki saatliğine evden çıksam bile, o iki saat içinde özlüyorum onu. Dokuz aydır buradayım. 15 günlüğüne annem çağırdı diye İrlanda’ya gittim. Üç gün sonra çıldırdım. Aşkı tarif edeceksem özlemektir benim için ve ben onu sürekli özlüyorum.
* “Her şeyim var bir tek aşk, mutlu bir birliktelik eksik” diyordunuz. Şu anda her şey tamam mı? O eksik taraf artık tamamlandı mı?
S. O: Bir eksik çocuk. Çünkü çok istiyorum bir çocuğum olsun ve o da Chloe’den olsun. Onun dışında her şey tamam.
* Sizi birlikte nikah masasında ne zaman göreceğiz?
S. O: Daha nişanlanmadık. Chloe’ye bunu anlattım. “Bu benim sana bağlılığımı anlatan bir yüzük” dedim. “Ben artık tek eşli ve seninim” dedim. Nişanı Chloe biraz daha büyüdükten sonra düşünüyoruz. Çünkü şu anda 21 yaşında. 23 yaşına geldiğinde resmileştireceğiz.
* Kendinizi seksi bulur musunuz?
S. O.: Kendimi seksi bulmam da, kadınların dilinden anladığımı düşünüyorum. Neler var şimdi, boylu poslu çocuklar. Cüce gibi adamım zaten. 1.69 boyundayım.
* Sizin için ‘beste fabrikası’ diyorlar. Bu kadar çok aşkı içinde barındıran söz yazmak duygusal olarak yormuyor mu insanı?
S. O.: Çok güzel soru. Aşka dair tüm duygularımı şarkılarımda anlattım. İçimde kalanları, özlemleri... Yoruldum. Hep o şarkıları yaşayarak yazdım. Antidepresanlar alıyorum hâlâ.
* Sizin şarkılarınızın sizden sonra en çok yakıştığını düşündüğünüz isim kim?
S. O.: Sibel Can, Ebru Gündeş, Gülben Ergen ve Bengü.
* Şöhret olmanın en ağır bedelini ne zaman ödediniz?
S. O.: En ağır bedeli “Askerlikten kaçtı” diye yargılanıp, hapse girerek ödedim. Üç ay hapiste yattım. O büyük ve ağır bir bedeldi. Serdar Ortaç tutuklansın ve insanlar bunu görüp akıllansın diye tutuklandım. Hapisteyken o üç ayın her günü üç gün gibi geçti. Ondan sonra da aşırı vatansever olduğum için yanlış anlaşıldım ve Ahmet Kaya düşmanı ilan edildim. Ki ben Ahmet Kaya’yı çok seviyorum. Yumrukladılar, dişimi kırdılar. Bedenimde yaptığım işin stresinden sağlam yer kalmadı. Bel fıtığı, boyun fıtığı, ayağımın biri zorlanıyor, saymakla bitmez yani.
* Sizin “Unumu eledim eleğimi astım” gibi bir haliniz var. Eski rekabet hırsı kalmadı mı?
S. O.: Kiminle rekabet edeceğim ki? Murat Boz mu? Tarkan mı? Yani kiminle? Ben popüler müzik yapmıyorum. Ben Osmanlı’dan kalan bir müzik yapıyorum. Ürettiğim şarkılar kimine göre anlamsız gelse de, zaman geçtikçe Şems-i Tebrizi gibi içinde mânâ bulacakları şeyler yazıyorum. Şimdiki gençlik Facebook gençliği, anlamıyorlar. Popüler müzik değil benimki. Bir tane daha Serdar Ortaç gelmeyecek. Alanımda tekim. Üstü yok. Varsa getirsinler yarışalım. Daha iyisi yok bunu kabul edelim. Ortadoğu’da, üçüncü dünya ülkelerinde gelinebilecek en üst nokta burası.
* Yıllardır süren ve herkes tarafından da bilinen bir kumar tutkunuz var. En büyük zaafınız kumar mı?
S. O.: Bak şimdi, insanlara göre kumar oynamam açık bir durum gibi geliyor ve “Bu herifi bu açığından vuralım” diyorlar. Ama bana göre bu bir açık değil. İstedikleri kadar bana kumarbaz desinler umurumda değil. Benim param, oynarım. Seviyorum, zevk alıyorum ve oynuyorum. Sen bile şu anda sorarken çekiniyorsun. Kumarbazım, seviyorum. Kime ne? Param benim değil mi? Millete oynadığım rakamlar çok büyük gelebilir ama bu göreceli bir kavramdır.
http://www.gecce.com/magazin/haber/serdar-ortac-yillardir-ozlemini-cektigi-hayaline-kavusacak-mi