Serdar Ortaç'a Allah öyle bir yetenek vermiş ki, yere düşse bir avuç şarkıyla kalkar? Bu nedenle, tornacı değil de şarkıcılığının yanı sıra bestekar da oldu. Tornacı da nereden çıktı demeyin, hemen hatırlatayım, Serdar Ortaç, Karabük Endüstri Meslek Lisesinde torna-tesviye bölümü mezunudur.
Serdar Ortaç, 1993 senesinde İstanbul'da özel radyolarda program yapımcısı ve sunucu olarak çalıştı. Programlarını dinleyen bir plak yapımcısı tarafından Raks müzik şirketi ile anlaşma yapması teklif edildi. Böylelikle o güne kadar yazdığı şarkılarını, kendi sesi ile seslendirme şansını yakaladı ve ilk albümünü yaptı. Eylül 1994'te ilk albümü Aşk İçin ile müzik dünyasına merhaba dedi. "Karabiberim" adlı şarkısıyla, "Bu çocukta iş var" dedirtti. "Aşk İçin" adlı albümünde ünlü müzik adamı Özkan Turgay'la çalışan Serdar Ortaç'ın o albümünden "Değmez" ve "Hadi Git" gibi şarkılar da çok sevildi .Listelerde üst sıralara yükseldi. Mart 1996'da 2. albümü olan Yaz Yağmuru'nu yaptı. ve gerisi geldi... Serdar Ortaç, tam 20 yıldan beri müzik piyasasında ve özel yaşamında adından söz ettirmesini biliyor...
Casinolara olan düşkünlüğü, hep yabancı, özellikle Rus kadınlarla birlikte olması yüzünden, bestelerinde yakaladığı ahengi bir türlü yakalayamayan Serdar Ortaç'ın biraz önce, dün gece, Star TV Süper Starlife kameraları tarafından çekilen görüntülerini izledim. Yüzüne yılların yorgunluğu çökmüş. Gözlerinin altı şişmiş, morarmış, gözbebekleri patlamış. Boynu kırışmış. Gerdan yapmış. Tam Dr. Osman Müftüoğlu'luk olmuş. "Ben Adam Olmam" şarkısındaki gibi bir profil çiziyor.
Darılma, gücenme yok. Bunları Serdar Ortaç'ı sevdiğim için yazıyorum. Milyonlarca hayranını üzdüğü için de... Çünkü bizim ailede bile, onu çok sevenler var ve onların üzüntüsünü, Serdar Ortaç her ekrana çıkışında çok yakından izliyorum. Hep ahlar, vahlar; "Ne olacak bu çocuğun hali..." deyip duruyorlar.
Parası var, pulu var. Şimdi yeni bir sevgilisi de var. Adına önce Ege dediler. Sonra Luiz oldu. Kimse kusura bakmasın ama, Serdar ortaç bıraksın bu evlenme muhabbetlerini, uyruğu bile belli olmayan Luiz hanım bana göre, Serdar Ortaç'ın yanında sadece bir süs. Bir süre daha onu yanında taşır, vizesi dolunca da gönderir.
Serdar Ortaç, yanlışlarının farkında olan biri üstelik. Her şeyi bile bile yapıyor. Ne yapalım, kendi düşen ağlamaz...
Geçen günlerin telafisi ise hiç olmaz.
Bir zaman gelir ve şöyle geriye dönüp baktığın zaman, geçmiş bir film şeridi gibi gözlerinin önüne gelir.
Sonra aynaya bakarsın. Sorarsın:
- Ayna ayna söyle bana ben kimim?
Ayna sana cevap verir:
- Bir zamanlar Serdar Ortaç'tın, şimdi nesin, ben de bilmiyorum.